31 Mayıs 2015 Pazar

Yaz Geçer-Murathan Mungan






 
 
                                                    ''yaz geçer yine gelir
                                                                     yaz geçer iyi gelir sözcükler''

Kitaplarda hoşuma giden cümlelerin altını çizdiğimi söylemiştim ama bu kitapta çizmedim. Çünkü kitabı baştan sona çizmem gerekirdi. Hem sevdiğim yazar, hem sevdiğim bir tür olan şiir hem de güzel şiirler olunca kitabı tamamen çizip perişan etmek istemedim. Bu kitabı her elim alışımda ne kadar uzun olsa da ilk şiiri olan Yalnız Bir Opera'yı okurum. Bu kitapta beni en çok etkileyen ve gözlerimin dolmasına sebep olan şiir. Yaşanmışlık vardır çünkü, hisler, hatıralar ve mevsimler. Şiir kendi başına bir öyküdür. Tabi diğer şiirlerine de haksızlık etmemek gerekir. Murathan Mungan genelde kuralsız, düzensiz yazar ama gizli bir uyum vardır şiirlerinde.
Kitaptan Alıntılar:
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu. Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun, biraz daha
fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.

Başlangıçta doğruydu belki. Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki
gibi başlayıp, gün günden hayatıma yayılan, büyüyüp kök salan ,
benliğimi kavrayıp, varlığımı ele geçiren bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin


Yaz başıydı gittiğinde. Ardından, senin için üç lirik parça
yazmaya karar vermiştim. Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.

       
 Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
 yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
 kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
 çerçevesine sığmayan
 munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
 lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu

 Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti
Mayıs. Seni bir şiire düşündükçe kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.

Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
 belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
 Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha. Aşk mıydı,
değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi? "Eylül'de aynı yerde ve
aynı insan olmamı isteyen" notunu buldum kapımda. Altına saat: 16.00
diye yazmıştın, ve saat 16.04'tü onu bulduğumda.

Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran
Zaman'ı
Daha o gün anlamalıydım
 Benim sana erken
 Senin bana geç kaldığını

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder